In 1660, Evliya Çelebi (1611-1682), the famous author of a travelogue, reported on the existence of just one type of harp and ten players in Ottoman Istanbul. The harp in question was almost certainly an angular harp. Indeed, long after angular harps had disappeared from most places, a harp known commonly by its Persian name, chang (in Turkish, çeng), lingered on in the Islamic cultures of the Near East, especially in Iran, Iraq and Turkey.
An instrument with a colorful history, the çeng was probably first introduced in Iran around 3000 BCE. Originally an arched harp, the çeng assumed an angular form around 1900 BCE. By the beginning of the Common Era, it had attained a sturdy construction with a soundbox placed above the strings. A most prestigious instrument in the courts of the Sasanian Empire (224-642 CE), the çeng underwent further changes around 600 CE which resulted in a lighter, more elegant but also more fragile version. The use of the çeng peaked in the medieval period, but it gradually fell into disuse by the seventeenth century. Born from its ashes in the Turkish Harp Project, the rarity reported by Evliya Çelebi is a result of several centuries when it fell into oblivion.
-Part 1 of 3, written by Şirin Pancaroğlu
Ünlü bir seyahatname yazarı olan Evliya Çelebi (1611-1682) 1660 yılında Osmanlı İstanbul’unda sadece bir tür arp ve on çalgıcının varlığından bahsetmiştir. Söz konusu arpın açılı bir arp olduğu neredeyse kesindir. Gerçekten de, açılı arplar birçok yerde ortadan kaybolduktan çok sonra bile Yakın Doğu’nun İslami kültürlerinde, özellikle de İran, Irak ve Türkiye’de varlığını sürdürmüştür.
Renkli bir geçmişe sahip bir enstrüman olan çeng, muhtemelen ilk olarak M.Ö. 3000 yıllarında İran’da kullanılmaya başlanmıştır. Başlangıçta kemerli bir arp olan çeng, M.Ö. 1900 civarında köşeli bir form almıştır. Miladın başlarında, tellerin üzerine yerleştirilmiş bir ses kasası sayesinde sağlam bir yapıya kavuşmuştur. Sasani İmparatorluğu’nun (MS 224-642) saraylarında en prestijli enstrümanlardan biri olan çeng, MS 600 civarında daha hafif, daha zarif ama aynı zamanda daha kırılgan bir versiyonla sonuçlanan başka değişiklikler geçirmiştir. Çengin kullanımı ortaçağda zirveye ulaşmış, ancak on yedinci yüzyılda yavaş yavaş kullanımdan düşmüştür. Bugün Türk Arpı projesiyle küllerinden doğan çengin Evliya Çelebi tarafından bildirilen nadirliği unutulmuş olarak geçen yüzyıllardan kaynaklanmaktadır.